Cenevre
Gölü ya da bir diğer adıyla Léman Gölü. İsviçre’yle Fransa arasında sıkışmış
büyükçe bir göl. Yüzölçümü 581 kilometrekare. Yani bizim Eğirdir Gölü’nden
biraz daha büyük. Göl Fransa ve İsviçre arasında bölüşülmüş durumda ama gölün
değeri İsviçreliler açısından çok daha büyük. Fransa tarafında daha ziyade
küçük köyler varken, İsviçre tarafında büyük kentler var. Bunların en
önemlisi tabii ki göle adını veren Cenevre.
İsviçre
tarafında, göl kıyısı boyunca köy ve şehirlerin biri bitiyor, diğeri başlıyor. Gölün
batı ucundaki ilk şehir olan Cenevre’den, doğu ucundaki son şehir olan Villeneuve’e
dek, yerleşim neredeyse hiç kesintiye uğramadan devam ediyor. Bir belediyenin
sınırlarından çıkıp, diğerine giriyorsunuz. Tabii hepsi gezilip görülmeye değer
yerler değil. İsviçre tarafındaki şehirlerden görülmeye değer olanların hepsini
gezdim gördüm. Bazılarını yazdım, bazılarını henüz yazmadım. Yazdıklarıma
bağlantı vereceğim. Aşağıdaki haritada bu şehirlerin en önemlilerini
göreceksiniz.
Göl ve
çevresi bir doğa harikası. Göl kıyısına kurulmuş şehirleri, deniz kıyısına
kurulmuş kentlerden daha çok severim diye hep söylemişimdir... Bu yüzden burası
benim rüyalarımdaki yer olmalı! Göl kıyısında kurulmuş onlarca kent ve hemen
arkalarında yüce dağlar...
Cenevre
Gölü’ne nasıl gidilir bunu anlatayım. Çevredeki en büyük havalimanı Cenevre’de.
Eğer Türkiye’den gidiyorsanız, THY ve SwissAir İstanbul’dan buraya doğrudan
uçuşlar gerçekleştiriyor. Avrupa’nın başka bir yerinden buraya geçecekseniz
ucuz havayolu şirketlerini araştırmanızı öneririm. EasyJet gibi ucuz uçuş
firmaları pek çok Avrupa şehrinden Cenevre’ye doğrudan uçuyor.
Demiryolu
Cenevre’ye ulaşmak için en mantıklı seçeneklerden biri. Paris, Lyon, Nis,
Milano, Venedik gibi kentlerdenn her gün doğrudan, aktarmasız tren seferleri
var. Ayrıca Roma ve Floransa ile Cenevre arasında işleyen gece trenleri de
bulunuyor. İsviçre içinden Cenevre’ye gelecekseniz Neuchâtel, Bern, Basel,
Zürich, St. Gallen, Luzern ve Interlaken gibi şehirlerle Cenevre arasında
çalışan trenleri kullanabilirsiniz. Bir de Cenevre’yi gölün kıyısındaki diğer
şehirlere bağlayan bölgesel trenler var. Nyon, Lozan ve Montrö ve Cenevre
birbirine demiryoluyla bağlı.
Göl
kıyısındaki şehirler arasında ulaşım sağlamak için bir diğer seçenek de
vapurlar. Kimi Fransız bandıralı, kimi İsviçre bandıralı şirin yolcu vapurları
her gün yolcularını aheste aheste o kıyıdan o kıyıya taşıyıp duruyor. Yakındaki
küçük Fransız şehirlerinden otobüs seferleri de var. Gerçi biz araba kiralayıp
gezdiğimiz için bunların hiçbirini kullanmadık ama size önerim içlerinden demiryolunu
tercih etmeniz.
Şimdi göl çevresindeki önemli yerleşim birimlerinin küçük bir listesini vereyim:
Cenevre:
Göle adını veren rüya şehir Cenevre. Gölün çevresindeki en büyük şehir bu.
Nyon:
Küçük bir şatosu olan tarihî bir şehir. Biz mola vermek için uğradık ama
görülmese de olur diyebileceğim, küçük, sade bir yer. Nyon notlarım için buraya
tıklayabilirsiniz.
Rolle: Göl
kıyısındaki küçük yerleşim birimlerinden. Görülmeye değer bir şatosu, iki
kilisesi ve saat kulesi var. Uğranmasa da olur diye düşünüyorum.
Morges:
Lozan’a yaklaşırken göl kıyısında yer alan orta büyüklükteki yerleşim
birimlerinden. Şirin bir çarşısı, göl kıyısında yürüyüş alanları, kiremit
renginde bir şatosu, birkaç müzesi var. Bence vakit varsa uğramakta yarar var.
Lozan:
Benim Cenevre’den son en sevdiğim kent oldu Lozan. Hatta Cenevre’den de mi çok
sevdim ne? Çok ama çok güzel bir yer Lozan. Keşke daha fazla vakit
geçirebilseydim. Lozan hakkındaki gezi notlarım için buraya tıklayın.
Vevey:
Lozan’dan Montrö’ye kadar olan köy ve kentler pek önemli sayılmaz. İçlerinde en
önemlisi, durup görmeye en elverişlisi, Montrö’nün komşusu Vevey. Ünlü çikolata
markası Nestlé’nin genel merkezi bu şehirde. Başta Alimentarium dedikleri Gıda
Müzesi olmak üzere pek çok müze, bir şato ve dinî yapıları var.
Montrö:
Plansız programsız, ne yapacağımı bilmeden gezdiğim için Montrö benim için az
kalsın bir facia olacaktı. Arabamızı bırakıp göl kıyısında gezmeye
başladığımızda Montrö’yü çok çirkin bulduk. Hiç memnun kalmadık. Daha sonra
harita bulup, nerede ne var görünce rahatladık. Meğer Montrö’nün tarihî kısmı
göl kıyısında değil, daha içerilerde, yüksekteymiş. Çıktıkça hayran kaldık.
Hızımızı alamayıp dağ köylerine kadar çıktık. Montrö yazımda daha fazla ayrıntı
bulabilirsiniz.
Veytaux: Montrö’ye
çok yakın küçük bir köy olan Veytaux ünlü Chillon Şatosu’na evsahipliği yapması bakımından önemli ve bu listeye o nedenle girdi. Chillon Şatosu’yla ilgili bilgiler
Montrö yazımda.
Fransa tarafı:
Dediğim gibi gölün Fransa tarafı pek de canlı sayılmaz. Thonon-les-Bains en
büyük şehir fakat görülmeye değer bir şey yokmuş. Yvoire diye küçük ve tarihî
bir köy varmış ama yolumuza çok tersti. Bu nedenle biz Fransa tarafında hiç
geçmedik. Görünen o ki pek de bir şey kaçırmamışız.
Denizi olmayan İsviçre'de bu göle ve gölün çevresindeki kasabalara sayfiye yeri gözüyle bakıyorlar. Yazın bile buz gibi olan suyunda İsviçreliler sanki Akdeniz'deymişler gibi kulaç atıyor, yüzüyorlar. Gölün her yerinde su sporları yaygın olarak yapılıyor. Göl içinde birkaç adacık da var: Kimi doğal, kimi yapay. Mesela Villeneuve açıklarındaki Peilz Adacığı eskiden bir kaya parçasıyken, köyün sâkinleri kayanın çevresine istinat duvarları çekerek adayı büyütmüş; toprak taşımış ve üzerine ağaç dikmiş. Bunun dışında Montrö'de üzerinde bir villa bulunan Salagnon Adası ve Cenevre'de Rousseau Adası var. Gölü besleyen en önemli kaynak Rhône Nehri. Buzullardan doğan Rhône gölün doğu ucunda göle dökülüyor, batı ucunda gölden çıkıp yoluna devam ediyor ve Fransa'ya girip Lyon, Avignon gibi şehirlerden geçerek Akdeniz'e dökülüyor.