Quartier de Rive ve Nyon Şatosu |
Nyon'un geçmişi çok eski çağlara dek iniyormuş. Fakat günümüzdeki şehir bizzat Jul Sezar'ın buyruğu üzerine Léman Gölü kıyısını denetim altında tutmak amacıyla kurulmuş. Son yıllarda yapılan arkeolojik kazılarla Roma döneminden kalma pek çok yapıtı günışığına çıkarmışlar.
Şehir gölün kıyısında, hafif eğimli bir bölgede kurulmuş. Şehrin arkasındaysa İsviçre'nin tipik yüksek dağları başlıyor. Şehre ulaşım için demiryolunu kullanabilirsiniz. Lozan, Cenevre, Zürih ve St. Gallen'den doğrudan tren seferleri var. Dediğim gibi biz araba kiralamıştık. O da bir seçenek. Gar, şehrin merkezine yürüme mesafesinde. Zaten şehir o denli küçük ki, tüm şehri yürüyerek turlayabilirsiniz.
Aracımızla şehre girince hemen bir park yeri aramaya koyulduk. Place Perdtemps imdadımıza yetişti. Çok eskiden bağ bahçe olan bu büyük meydan, daha sonraları atış ve talim alanı olarak kullanılmış. Şimdiyse açıkhava otoparkı. Aracımızı bırakır bırakmaz turizm ofisine yöneldik. Meydanın hemen karşısında. Harita ve broşürler alarak işimizi kolaylaştırdık.
Haritamızdaki rotanın önerisiyle Perdtemps Caddesi'ni izleyerek St. Martin Meydanı'na vardık. Oradan ilerleyip Bel Air (Güzel Hava) Meydanı'na geldik. Bu noktaya kadar pek tatmin edici bir güzellik sunmadı bize şehir. Önerilen güzergâhı takiple Şato Meydanı'na geldik. Alanın çevresinde güzel binalar var. Küçük şato uzaktan bize göz kırpmaya başlıyor bile. Meydanda birkaç fotoğraf çekindikten sonra doğruca şatoya koşuyoruz.
Nyon Şatosu'ndan Léman Gölü'ne bakış |
Rotanın devamında Esplanade Jules César var. Burada Roma dönemi yapılarının kalıntıları var. 70'li yıllarda günyüzüne çıkarılmış. Roma dönemiyle ilgili bir müze de oluşturmuşlar. Fiyatlar şatoda olduğu gibi. Pazarları giriş ücretsiz. Nicole Caddesi'nden, Grand-Rue'ye yani Büyük Cadde'ye geçip yürümeye devam ediyoruz. Yolun sonunda Place du Marché (Pazar Meydanı)'na varılıyor. Meydanın ortasında bir çeşme var. Büyük Cadde'nin parelelindeki Delafléchère Caddesi'ne dönüp o caddeyi de boylu boyunca yürüyor ve şehrin kilisesine varıyoruz. Protestan İsviçre'nin tüm mabetleri gibi çok sade bir yapı. Ziyaret edilmese bile bir kayıp olmaz.Yanındaki binalardan birinin dış cephesinde büyükçe bir duvar saati, bunun önünde de bir meydan çeşmesi var. Buradan çıkınca rotayı biraz kestirme yoldan takip edip, ara sokaklara girmeden doğruca sahile indik.
Şato Meydanı (Place du Château) |
Nyon gibi ırmak ya da göl kenarına kurulan şehirlerde daima bir Quartier de Rive olur (Bizdeki tipik Yalı Mahallesi gibi) Nyon'un sahil mahallesi çok şirin. Léman Müzesi burada. Léman Gölü'yle ilgili her şey bu müzede sergileniyormuş; biz girmedik. Ama sahilde açıkhavada uzun süre oyalandık. Bir sonraki durağımıza geç kalmamak için kestirme yoldan şehir merkezine, Perdtemps Meydanı'na döndük ve aracımızla birkaç saat geçirdiğimiz Nyon'dan ayrıldık.
Özellikle ziyaret etmek için Nyon'a gelmeye değer mi bilmiyorum. Çok çarpıcı bir güzelliği yok açıkçası. En önemli tarihî eseri şato fakat görülmese de olacak cinsten. Ama ben göl kıyısındaki tüm şehirleri istisnasız sevdiğim için Nyon'dan da memnun ayrıldım. Siz de gidip görürseniz kendi yorumlarınızı aşağıda paylaşmaktan çekinmeyin!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder