Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu

18 Mayıs 2014 Pazar

Cenevre Gölü

Cenevre Gölü ya da bir diğer adıyla Léman Gölü. İsviçre’yle Fransa arasında sıkışmış büyükçe bir göl. Yüzölçümü 581 kilometrekare. Yani bizim Eğirdir Gölü’nden biraz daha büyük. Göl Fransa ve İsviçre arasında bölüşülmüş durumda ama gölün değeri İsviçreliler açısından çok daha büyük. Fransa tarafında daha ziyade küçük köyler varken, İsviçre tarafında büyük kentler var. Bunların en önemlisi tabii ki göle adını veren Cenevre.

İsviçre tarafında, göl kıyısı boyunca köy ve şehirlerin biri bitiyor, diğeri başlıyor. Gölün batı ucundaki ilk şehir olan Cenevre’den, doğu ucundaki son şehir olan Villeneuve’e dek, yerleşim neredeyse hiç kesintiye uğramadan devam ediyor. Bir belediyenin sınırlarından çıkıp, diğerine giriyorsunuz. Tabii hepsi gezilip görülmeye değer yerler değil. İsviçre tarafındaki şehirlerden görülmeye değer olanların hepsini gezdim gördüm. Bazılarını yazdım, bazılarını henüz yazmadım. Yazdıklarıma bağlantı vereceğim. Aşağıdaki haritada bu şehirlerin en önemlilerini göreceksiniz.
 
Cenevre Gölü kıyısındaki önemli kentler. Mor çizgiler Fransa-İsviçre sınırı.
Göl ve çevresi bir doğa harikası. Göl kıyısına kurulmuş şehirleri, deniz kıyısına kurulmuş kentlerden daha çok severim diye hep söylemişimdir... Bu yüzden burası benim rüyalarımdaki yer olmalı! Göl kıyısında kurulmuş onlarca kent ve hemen arkalarında yüce dağlar...

Cenevre Gölü’ne nasıl gidilir bunu anlatayım. Çevredeki en büyük havalimanı Cenevre’de. Eğer Türkiye’den gidiyorsanız, THY ve SwissAir İstanbul’dan buraya doğrudan uçuşlar gerçekleştiriyor. Avrupa’nın başka bir yerinden buraya geçecekseniz ucuz havayolu şirketlerini araştırmanızı öneririm. EasyJet gibi ucuz uçuş firmaları pek çok Avrupa şehrinden Cenevre’ye doğrudan uçuyor.

Demiryolu Cenevre’ye ulaşmak için en mantıklı seçeneklerden biri. Paris, Lyon, Nis, Milano, Venedik gibi kentlerdenn her gün doğrudan, aktarmasız tren seferleri var. Ayrıca Roma ve Floransa ile Cenevre arasında işleyen gece trenleri de bulunuyor. İsviçre içinden Cenevre’ye gelecekseniz Neuchâtel, Bern, Basel, Zürich, St. Gallen, Luzern ve Interlaken gibi şehirlerle Cenevre arasında çalışan trenleri kullanabilirsiniz. Bir de Cenevre’yi gölün kıyısındaki diğer şehirlere bağlayan bölgesel trenler var. Nyon, Lozan ve Montrö ve Cenevre birbirine demiryoluyla bağlı.

Göl kıyısındaki şehirler arasında ulaşım sağlamak için bir diğer seçenek de vapurlar. Kimi Fransız bandıralı, kimi İsviçre bandıralı şirin yolcu vapurları her gün yolcularını aheste aheste o kıyıdan o kıyıya taşıyıp duruyor. Yakındaki küçük Fransız şehirlerinden otobüs seferleri de var. Gerçi biz araba kiralayıp gezdiğimiz için bunların hiçbirini kullanmadık ama size önerim içlerinden demiryolunu tercih etmeniz.

Şimdi göl çevresindeki önemli yerleşim birimlerinin küçük bir listesini vereyim:
Cenevre ve Cenevre Gölü

Cenevre: Göle adını veren rüya şehir Cenevre. Gölün çevresindeki en büyük şehir bu.

Nyon: Küçük bir şatosu olan tarihî bir şehir. Biz mola vermek için uğradık ama görülmese de olur diyebileceğim, küçük, sade bir yer. Nyon notlarım için buraya tıklayabilirsiniz.

Rolle: Göl kıyısındaki küçük yerleşim birimlerinden. Görülmeye değer bir şatosu, iki kilisesi ve saat kulesi var. Uğranmasa da olur diye düşünüyorum.

Morges: Lozan’a yaklaşırken göl kıyısında yer alan orta büyüklükteki yerleşim birimlerinden. Şirin bir çarşısı, göl kıyısında yürüyüş alanları, kiremit renginde bir şatosu, birkaç müzesi var. Bence vakit varsa uğramakta yarar var.

Lozan: Benim Cenevre’den son en sevdiğim kent oldu Lozan. Hatta Cenevre’den de mi çok sevdim ne? Çok ama çok güzel bir yer Lozan. Keşke daha fazla vakit geçirebilseydim. Lozan hakkındaki gezi notlarım için buraya tıklayın.

Vevey: Lozan’dan Montrö’ye kadar olan köy ve kentler pek önemli sayılmaz. İçlerinde en önemlisi, durup görmeye en elverişlisi, Montrö’nün komşusu Vevey. Ünlü çikolata markası Nestlé’nin genel merkezi bu şehirde. Başta Alimentarium dedikleri Gıda Müzesi olmak üzere pek çok müze, bir şato ve dinî yapıları var.

Montrö'nün gece görünüşü
Montrö: Plansız programsız, ne yapacağımı bilmeden gezdiğim için Montrö benim için az kalsın bir facia olacaktı. Arabamızı bırakıp göl kıyısında gezmeye başladığımızda Montrö’yü çok çirkin bulduk. Hiç memnun kalmadık. Daha sonra harita bulup, nerede ne var görünce rahatladık. Meğer Montrö’nün tarihî kısmı göl kıyısında değil, daha içerilerde, yüksekteymiş. Çıktıkça hayran kaldık. Hızımızı alamayıp dağ köylerine kadar çıktık. Montrö yazımda daha fazla ayrıntı bulabilirsiniz.

Veytaux: Montrö’ye çok yakın küçük bir köy olan Veytaux ünlü Chillon Şatosu’na evsahipliği yapması bakımından önemli ve bu listeye o nedenle girdi. Chillon Şatosu’yla ilgili bilgiler Montrö yazımda.

Fransa tarafı: Dediğim gibi gölün Fransa tarafı pek de canlı sayılmaz. Thonon-les-Bains en büyük şehir fakat görülmeye değer bir şey yokmuş. Yvoire diye küçük ve tarihî bir köy varmış ama yolumuza çok tersti. Bu nedenle biz Fransa tarafında hiç geçmedik. Görünen o ki pek de bir şey kaçırmamışız.     

Denizi olmayan İsviçre'de bu göle ve gölün çevresindeki kasabalara sayfiye yeri gözüyle bakıyorlar. Yazın bile buz gibi olan suyunda İsviçreliler sanki Akdeniz'deymişler gibi kulaç atıyor, yüzüyorlar. Gölün her yerinde su sporları yaygın olarak yapılıyor. Göl içinde birkaç adacık da var: Kimi doğal, kimi yapay. Mesela Villeneuve açıklarındaki Peilz Adacığı eskiden bir kaya parçasıyken, köyün sâkinleri kayanın çevresine istinat duvarları çekerek adayı büyütmüş; toprak taşımış ve üzerine ağaç dikmiş. Bunun dışında Montrö'de üzerinde bir villa bulunan Salagnon Adası ve Cenevre'de Rousseau Adası var. Gölü besleyen en önemli kaynak Rhône Nehri. Buzullardan doğan Rhône gölün doğu ucunda göle dökülüyor, batı ucunda gölden çıkıp yoluna devam ediyor ve Fransa'ya girip Lyon, Avignon gibi şehirlerden geçerek Akdeniz'e dökülüyor.  
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder