Anadolufeneri, İstanbul’un
en özel köşelerinden biri. Boğaziçi’nin Anadolu Yakası’nda bulunan en kuzeydeki
köyü. Karşı yakadaki Rumelifeneri köyüyle kardeş bir nevi. Karadeniz’le
İstanbul Boğazı’nın birleşim noktasında bulunduğu için, ziyaretçilerine eşsiz
manzaralar sunuyor. Anadolufeneri köyü, adını tarihî Anadolu Feneri'nden alıyor.
Köy meydanındaki sade kafeler |
Beykoz ilçesine bağlı
olan köy, Beykoz’a yaklaşık 15 km uzaklıkta. İstanbul’un merkezine, hatta bağlı
bulunduğu ilçeye bile bu kadar uzak olması onu diğer Boğaziçi köylerine nazaran
daha sakin bir adres yapıyor. Yakına kadar köy arazisi yasak askerî bölge
içinde bulunduğundan, köyde yozlaşma ve bozulma asgarî düzeyde. Ama maalesef Anadolufeneri
köyü tarihî dokusunu koruyamamış. Neredeyse köydeki tüm evler betonarme ve pek güzel oldukları söylenemez.
Köyün ziyaretçilerine sunduğu güzellik daha çok doğa ve yeşille ilintili.
Öncelikle köye nasıl
gelebileceğinizi anlatayım. Köye gelmek için insanlar genellikle özel araçları
tercih ediyor. Anadolukavağı üzerinden gelecekseniz, kasabanın içinden önce
Yoros Kalesi yolunu, oradan da tabelalara bakarak Anadolufeneri yolunu takip
edeceksiniz. Beykoz üzerinden gelecekseniz iki yol var: Ya Akbaba Köyü (artık
mahalle oldu) yolunun bitiminden Anadolufeneri yoluna sapacaksınız; ya da Dereseki
ve Kaynarca köylerinin yolunu kullanarak Anadolufeneri’ne varacaksınız. Birinci
yolu kullanırsanız Poyraköy sapağından da geçeceğiniz için bu köye de
uğrayabilirsiniz. İkinci alternatifteyse İstanbul’un üç değişik köyünü ve
bambaşka bir yüzünü göreceksiniz.
Atatürk büstü ve köy otobüsü 15D |
İkinci yol, aynı zamanda
İETT otobüslerinin de kullandığı yol. Kavacık’tan kalkarak Paşabahçe ve Beykoz’dan
geçen 15D numaralı otobüsler sizi bir bilet ücreti karşılığında ta Anadolufeneri’ne kadar
götürüyor. Anadolufeneri’nden Beykoz’a otobüs yolculuğu yaklaşık 40 dk, Kavacık’a
ise yaklaşık 70 dk sürüyor. Köye çalışan herhangi bir şehirhatları vapuru ya da
özel şirket yok.
Anadolufeneri, Boğaziçi’nin
en küçük köylerinden biri. Hele kardeşi Rumelifeneri’ne kıyasla epeyce küçük.
Doğal bir koyu var. Hem denizle kucak kucağa, hem de denizden biraz kopuk.
Karadeniz’e uzanan sarp kayalıkların tepesine kurulmuş köy. Koya inen dik bir
rampa var. Koyun kıyılarında çekek yerleri var. Balıkçılar her sabah buradan
açılıyor Boğaz’a ya da Karadeniz’e. Köyün koyundan yazın denize girenler oluyor
tabii ama Poyrazköy gibi bir kumsalı olmadığı için yabancı ziyaretçileri pek cezbetmiyor.
Belki de köyün böylesine kendi hâlinde kalmasının bir nedeni de budur.
Köyde Askeriye’nin
varlığı hemen hissediliyor. Köyün muhtelif yerlerinde Askeriye tarafından
yaptırılan pek çok Atatürk anıtı var. Köyün tarihî dokusunu yitirdiğinden söz
etmiştim. Köydeki yegâne tarihî yapılar köy çeşmesi, köy camii, köye adını
veren fener ve fenerin içinde bulunduğu küçük kalecik.
Köy çeşmesi, zamanla yol
seviyesinin altında kalmış. Çeşmeyi incelemek için yoldan çeşmeye “inmek”
gerekiyor. Çeşmenin Osmanlıca kitabesinde şunlar yazılı:
Köy çeşmesinin kitabesi |
Köy camisine ve fenere,
bu çeşmenin önündeki Cami Çıkmazı’ndan gidililiyor. Köydeki Hamid-i Evvel Camisi, denizfenerinin
hemen yanıbaşında bulunuyor. Kiremit çatılı sade bir tasarıma sahip olan cami
1880 yılında yapılmış. Caminin yanında ufak bir seyir terası var. İşte köyün en
güzel yeri burası. Aşağıda köyün koyunu, çekek yerlerini, köyün yamaca kurulmuş
evlerini, karşıda Üçüncü Köprü’nün Poyrazköy’de ve Garipçe’de yükselen ayaklarını,
sağda ise Karadeniz’le İstanbul Boğazı’nın kavuşmasını görüyorsunuz. Burada
saatlerce vakit geçirebilir insan. Fotoğraf çekmeye ve çekinmeye
doyamıyorsunuz.
Caminin içinden bir görünüm |
Caminin hemen yanındaki
denizfenerine ancak özel izinle girilebiliyormuş. Bende özel izin falan
olmadığına göre uzaktan bakmakla yetindim fenere… Şimdiki fener 1856 yılında
inşa edilmiş fakat çok daha eskilerden beri bu noktada bir fener olduğu
biliniyor. 1500’lerde çizilen bir haritada bile burada fener olduğu
belirtiliyormuş. Fener o zamanlar yunus veya balina yağıyla aydınlatılırmış. Şimdiki
feneri ise Fransızlar yapmış ve belli bir süre için işletme hakkını satın
almış. Bu dönemden sonra zeytinyağı ve gazyağıyla aydınlatılmaya başlanan
fener, Cumhuriyet’in ilânıyla birlikte devlet tarafından satın alınarak
millîleştirilmiş. O günden beri Kıyı Emniyeti’ne bağlı olarak gemilere yol
göstermeyi sürdürüyor. Tabii bugün artık elektrik kullanılıyor.
Denizfenerinin
çevresindeki küçük kale dikkat bile çekmiyor. Aslında daha ziyade fenerin bir
parçası sanılıyor. Kale duvarının üstünde şu kitabe var:
Fenerin çevresindeki küçük kalenin duvarında yer alan kitabe |
Köyde yapılabilecekler
oldukça sınırlı. Görülecek yerler sınırlı olduğundan köyde daha çok yeme-içme
etkinliği öne çıkıyor. Köy küçük ve sapa olduğundan, bu konuda da fazla çeşit
yok. Köyde iki ünlü balık restoranı var. Müdavimleri balık zamanlarında
buraları dolduruyor. Bunun dışında köy meydanında yer alan küçük bir kafeyle,
köy kahvesi var. Köy kahvesinin girişinde “Aile Çay Bahçesi” yazsa da içeridekiler
genellikle erkek. Köy çeşmesinin önündeki küçük, sade kafede ise genelde köy
kadınları toplaşıyor. Köyün çevresinde piknik ve mangal yapılabilecek alanlar
da var.
Anadolufeneri’nde çok
büyük beklentiler içinde olmadan, bir şeyler görmek ya da yemek için değil;
kafa dinlemek, doğayla baş başa kalmak için gidilmeli. Sırf sunduğu manzara ve
temiz Karadeniz havası için bile gitmeye değer!
Köye adını veren Anadolu Feneri ve çevresindeki kale duvarları |
Caminin yanındaki terastan koyun manzarası |
Anadolufeneri'nde artık İstanbul'la özdeşleşen kırmızı sokak tabelalarından biri |
Anadolufeneri'nin 1823 yılından kalma mermer çeşmesi |
İETT otobüslerinin sefer tarifesi: http://www.iett.gov.tr/tr/main/hatArama/hatsaatleri/15D_ANADOLUFENERİ---HALAYIKDERE---DERESEKİ---KAVACIK-İETT-Otobüs-Sefer-Saatleri
Anadolufeneri'ne ismini veren fenerin bir diğer arkadaşı da Bozcaada'da bulunuyor. Oraya da gelip görmenizi tavsiye ederim.
YanıtlaSilAnadolu Kavağı çok daha güzel ve bu köyde yapılabilecekler sınırlı. İnsanlarda turiste alışkın değil
YanıtlaSilBu çeşmede 1992 de su içtim elimi yüzümü yıkadım...şimdi kuru
YanıtlaSilakmıyor en son ocak 2021 de ziyaret ettim 😢😢😢