Drop Down MenusCSS Drop Down MenuPure CSS Dropdown Menu

30 Ocak 2015 Cuma

Hotin

Ukrayna gezisine çıkma kararını verdiğimde aklıma tek bir düşünce vardı. Olabildiğince çok yer görmeli, herkesin gittiği büyük ve kalabalık şehirlerin yanısıra küçük ama önemli kasabaları da gezmeliydim. Bu nedenle gezimin iki önemli ayağı olan İlbav (Lviv) ve Kiev arasında doğrudan yolculuk etmektense, mesafeyi biraz uzatıp güneye, vakti zamanında Türklerin at koşturduğu, Türk bayrağının dalgalandığı topraklara yönümü çevirdim. 8 günlük gezimi İstanbul > İlbav (Lviv) > Çernivtsi > Hotin > Kamaniçe > Kiev > İstanbul güzergâhını izleyerek tamamladım. İşbu yazıda bu rotanın Hotin ayağı anlatılacak.

(Çernivtsi ve Hotin ile ilgili gezi yazılarıma bağlantılara tıklayarak ulaşabilirsiniz!)

Nasıl gidilir?

Kalenin iç avlusunun görünümü
Hotin, Çernivtsi Oblastı sınırları içinde bulunsa da Kamaniçe’ye daha yakın bir konumda yer alıyor. Çernivtsi’den Kamaniçe’ye giden neredeyse tüm otobüsler Hotin’den geçiyor. Çernivtsi otogarına gitmek için üzerinde “автовокзал” (avtovokzal) yazan halk otobüslerine binmeniz gerekiyor. Vardığınız zaman gidip gişelerden bilet alabilir ve binanın arkasındaki peronlardan otobüsünüze binebilirsiniz. Yaklaşık 1-2 saatte bir otobüs kalkıyor. Yolculuk yaklaşık 2 saat sürüyor. Otobüs yol üstünde birkaç kasabada daha duruyor; aman yanlış yerde inmeyin! Sürekli “Hotin? Hotin?” diye sorun :)

Hotin’e Kamaniçe’den (Kamyanets-Podilski) gelmek ise çok daha kolay. Yaklaşık 25 dakikalık bir yolculukla Kamaniçe’den Hotin’e gelebilirsiniz. Ben Çernivtsi’den Hotin’e otobüsle gelip, Hotin’den Kamaniçe’ye taksiyle 125 grivnaya (2015’te 15 TL) gittim. Ukrayna’da taksi çok ucuz, pazarlık etmek ve fiyatı önceden belirlemek koşuyla rahatça kullanmaktan çekinmeyin. Gerçi 125 grivna bile çok fazla. Muhtemelen taksici abimiz beni kazıkladı ama sorun yok. En azından rahat ve güvenli bir yolculuktu.

Hotin, yaklaşık 12 bin nüfuslu orta büyüklükte bir kasaba. Evlerin geneli iki katlı, bahçe içinde müstakil yapılardan oluşuyor. Şehirdeki yegâne çok katlı yapı, merkezdeki Sovyet tarzı çarşımsı yer. Şehir içinde yürüyüş yapılabilecek büyük parklar var. Bunun dışında görülmeye değer tarihî evleri, kiliseleri vs olan bir yer değil Hotin. Hotin’deki en önemli ilgi odağı hiç kuşkusuz kalesi.

Hotin Kalesi’ni şehrin göbeğinde sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Şehir dışında, Dinyester Irmağı kıyısında bulunuyor. Yürümeye kalksanız en aşağı 30-40 dakika alır. Otogardan taksiye atlayın ve kapısında inin. Ben gidiş 20, dönüş 20, beklemesi de 10 grivna olmak üzere toplam 50 grivnaya (6 TL) taksiciyle anlaştım.


Kaleyi ziyaret

Kalenin içindeki kilise
Kalenin girişinde hediyelik eşya satılan bir yapı var. Biletlerin buradan alınacağını sanıp durduk ama biletler için bizi kalenin içine yönlendirdiler. Kalenin içine araç gördüm ama bizi almadılar. Kale kapısında inip biletimi kestirdim ve koca kalede tek başıma olduğumu sanıp ürkekçe içeriyi keşfe başladım. Bu arada girişler tam 20 (2015'te 3 TL), öğrenci 10 grivna. 

Mevsim kış, hava soğuk olmasına rağmen kalede yalnız değildim neyse ki! Büyükçe bir açıklıktan ve kalenin içinde yapılmış kilisenin önünden geçtikten sonra kalenin asıl önemli yerlerine vardım. Büyük, yüksek ve kalın duvarlı binaların içinde nice mahzenler, zindanlar, odacıklar, galeriler var… Olabildiğince hepsine girmeye, hepsini görmeye çalıştım. Bazı bölümleri müze gibi değerlendirmişler. Eski askerî giyitler, önemli kişilerin büstleri, birkaç eski silah, zırh, işkence âleti ve tablo sergileniyor. Tablolardan biri de bilin bakalım kime ait? Genç Osman’a!

Müze genelinde tek bir kelime dahi İngilizce bilgilendirme yazısı, bırakın bilgilendirme yazısını yol gösteren ok veya tabela bile yok. Öyle boş boş, yalnızca bakarak gezmelisiniz kaleyi. Gitmeden önce birkaç satır okumakta yarar var. Ben de bildiğim, öğrendiğim kadarıyla kalenin geçmişiyle ilgili birkaç bilgi paylaşayım…

Kale kapısı ve duvarlar

Kalenin içinde sergilenen tarihi giysiler

Aklın sınırlarını zorlayan işkence aletleri

Birazcık tarih

Kale girişindeki Ukraynaca tabela
Hotin Kalesi’nin geçmişi 900’lü yıllara kadar iniyor. Buradaki ilk yapı Hristiyanlığı resmî din ilân eden meşhur Kiev Knezi 1. Vladimir zamanında yapılan bir tabyaymış. Gel zaman git zaman tabya nice hükümdarlar, nice hanedanlar değiştirmiş. 14. Yüzyılın sonlarına doğru Boğdan (Moldova) Prensi 3. Ştefan zamanında tabyaya birçok ekleme yapılmış, 5-6 metre genişlikte, 40 metre yükseklikte bugüne de ulaşan o muhkem duvarlar eklenmiş.

Türkler olarak pek çok kez kaleyi ele geçirmek için girişimde bulunduysak da ilk zamanlar hep hüsrana uğramışız. Koskoca İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet bile Hotin’i düşürememiş. Hotin, Genç Osman zamanında da kuşatılmış ama bir türlü alınamamış. Dayanacak gücü kalmayan Lehler barış antlaşması istemiş. Hotin, Osmanlı bağlı ama ‘bağımsız’ olarak yaşamını sürdüren Boğdan Prensliği’ne, yani dolaylı olarak Osmanlı’ya bırakılmış. Boğdan askerlerinin yanısıra bir bölük Yeniçeri askeri de daimî olarak kalenin içinde tutulmaya başlamış bundan sonra.

Kale stratejik öneminden dolayı ha bire gidip gelmiş Türkler, Lehler ve Boğdanlılar arasında. Karlofça Antlaşması’yla Kamaniçe Kalesini yitirdiğimiz için Hotin çok önem kazanmış. Bu nedenle 1711’de kukla devletimiz olan Boğdan’dan (Moldova) bizzat biz devralmışız kaleyi. Doğu Avrupa’daki tek kalemiz olduğu için çok önem vermiş, deyim yerindeyse asılmışız kaleye. Duvarlarını güçlendirmiş, yeni eklentiler yapmışız. Ta ki 1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Hotin’i sonsuza dek terk eyleyene değin… Ama giderken boş durmamış, kaleyi yakıp yıkmışız. Şu an mimari anlamda kalede bir Türk izine rastlanmamasının nedeni zannediyorum ki budur…

***

Dinyester kıyısındaki Hotin, yemyeşil bir coğrafyanın tam ortasında. Sisli puslu kış mevsiminde bile beni kendine hayran bırakan manzara, yaz mevsiminde yeşile bürününce nasıl güzel oluyordur, hayal bile edemiyorum. Tarihimizle ilgili böylesi önemli bir mekânın bu kadar az bilinmesi ve az ziyaret edilmesi bizim açımızdan üzücü. Gönül ister ki Ukrayna’ya her yolu düşen gitsin, gezsin, görsün.

Ben yanarım da, güzel fotoğraflar çekemediğime yanarım Hotin’de. Siz eğer giderseniz yeşil Hotin’i fotoğraflamayı unutmayın!

Kara kışta bile Hotin yemyeşil bir yer olduğu belli

Kale girişindeki 1. Vladimir (Volodimir) heykeli

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder