Guggenheim önünde bendeniz! |
Bilbao, başkent Madrid, Barselona ya da San Sebastián gibi
şehirlerin yanında oldukça sönük kalsa da, içinde pek çok ilgi çekici nokta
barındırıyor. Bunlardan en önemlisi hiç kuşkusuz Bilbao Guggenheim Müzesi.
Müzenin temelleri
Öncelikle Guggenheim’a ilişkin genel birkaç bilgi vermek
gerekir diye düşünüyorum. Bu müze, Guggenheim adını taşıyan çok sayıda müzeden
biri. Çağdaş sanat koleksiyoneri Solomon R. Guggenheim’ın kurduğu
organizasyonun açtığı bir müze. Bilbao dışında bugün New York, Venedik, Abu
Dabi’de de birer ayağı bulunan Guggenheim’lara çok yakında Helsinki’de bir
yenisi daha eklenecek. Acaba bizim İstanbul’umuz için biri bir gün böyle bir
öneri sunar mı?
Guggenheim Bilbao, uzun süren yer arayışları ve inşaat
sürecinin ardından Ekim 1997’de açılmış. Bilbao kentini boydan boya ikiye
ayıran Nervión Irmağı kıyısında, eski liman bölgesinde bir arsa üzerine yapılmış.
Mimarı, mimarlıkla azıcık haşır neşir olan herkesin yakından tanıdığı Frank
Gehry. Dünyanın pek çok yerinde birbirinden ilginç tasarımlı binalar tasarlayan
Gehry, Bilbao Guggenheim’a da imza atmış. Binanın tasarımı tek kelimeyle “değişik”.
Taş, cam ve titanyum paneller kullanılarak yapılan bina kısa sürede ilgi odağı
olmayı başarmış. En saygın mimarlık ödüllerini kapmış ve dahası Bilbao’nun da
müzenin de adını kısa sürede duyurmakla kalmamış; müze olma vasfından ziyade,
kendi mimarisiyle adından söz ettirmeye başlamış. İşte bu olay, literatüre “Bilbao
Effect / Bilbao Etkisi” diye girmiş.
Yapı uzay çağından fırlamış gibi görünüyor. Gerçekten çok
ilginç. İnsan incelemekten zevk alıyor. Fakat tüm yapıların böyle olduğu bir
şehirde ya da dünyada yaşamak istemezdim. Bu kadar metaliklik fazla olurdu
doğrusu.
Müzeye geliş
Bilbao’ya yolunuz düşerse, hiçbir yere uğramasanız bile bu
müzeye mutlaka gelmelisiniz. 2 saat müzenin tümünü görmek için yeter de artar.
Bilbao küçük bir şehir ve şehiriçi ulaşım oldukça kolay. Otobüslerden 1, 10, 13
ve 18 numaralı olanlar Plaza del Museo de Bellas Artes durağında duruyor,
duraktan müzeye 5 dakikalık yürüme mesafesinde olacaksınız. 13, 27, 38 ve 48
numaralı otobüsler Alameda de Rekalde durağında duruyor. Yine kısa bir
yürüyüşten sonra müzeye varıyorsunuz. 11 ve 71 numaralı otobüslerse ırmağın
öbür yakasında Plaza de La Salve durağında sizi indiriyor. Asansörle köprünün
üstüne çıkıp köprüden geçerek müzeye ulaşıyorsunuz. 10 dakika yürüme
mesafesinde Moyua metro istasyonu; hemen önünde ise Guggenheim tramvay durağı
bulunuyor. Ama size önerim, Nervión Irmağı kıyısında güzel bir yürüyüş yaparak
müzeye yaya gitmeniz.
Müzeye giriş
Müze Salıdan Pazara 10.00 ve 20.00 saatleri arasında ziyaret
edilebiliyor. Pazartesi günleri kapalı. Noel tatili ve yılbaşında da hizmet
vermiyor. Bilet gişesi kapanış saatinden 30 dk önce kapatılıyor ve kapanıştan
15 dk önce ziyaretçilerden müzeyi boşaltmaları isteniyor.
Yetişkinler için giriş 13 avro, 26 yaş altı gençler için 7,5
avro; 12 yaş altı çocuklara ücretsiz. Bilbao Güzel Sanatlar Müzesi (Museo de Bellas
Artes de Bilbao) girişini de içerek ikili biletten alıp tasarruf edebilirsiniz.
İki müzeye birden giriş olanağı sunan bu biletler ise 14 avro. Bilet
ücretlerine sesli elektronik rehber aygıtı da dâhil. Dil seçenekleri içinde
Türkçe yok. İngilizce, Fransızca ya da İspanyolca seçeneklerinden birini
seçmelisiniz.
Müzede vestiyer hizmeti de sunuluyor. Müze içinde fotoğraf
çekimi ve kamera kaydı yapılması ise yasak.
Müzeyi geziş
Müzeyi gezmeye hemen girişten sonra yer alan Zero Espazioa’dan
başlayabilirsiniz. Buradaki ekranlardan gerekli broşürleri bastırabilir; müze
ve sergilenen yapıtlarla ilgili ön bilgi edinebilirsiniz. Atrio Central
dedikleri ana avlu, müzenin merkezi diyebiliriz. Üç kata yayılan sergi
galerileri bu ana avlu çevresinde bulunuyor ve her kat asansörlerle ve
geçitlerle birbirine bağlanıyor.
Müzede toplam 20 sergi salonu var. Ayrıca bir oditoryum,
restoranlar ve mağaza da yer alıyor. Müze dışarıdan son derece biçimsiz ve
karmaşık görünse de iç tasarımı oldukça yalın ve yolunuzu bulmak çok kolay.
Müzeyi keşif
Müzede sürekli sergilerin yanısıra geçici sergiler de yer
alıyor. Genelde diğer Guggenheim müzelerinde sergilenen yapıtlar ya da dünyanın
dört bir yanından geçici olarak kiralanan çağdaş sanat eserleri görücüye
çıkıyor. Ben, çağdaş sanatı günahım kadar sevmediğimden mütevellit; Guggenheim’ı
daha ziyade bir mimarlık dehası diye gezdim.
Guggenheim’de sergilenen eserler içinde en çok hoşuma
gidenler –şu sözcüğü hiç sevmesem de- instalasyonlar oldu. Bakınca bir şey
anlamadığım tablolar kesinlikle ilgi alanım dışında. İşte Guggenheim Müzesi’nde
mutlaka görülmesi gereken eserler:
The Tree & The Eye (tr: Ağaç ve Göz)
The Matter of Time (tr: Zaman Meselesi)
Installation for Bilbao (tr: Bilbao İnstalasyonu)
***
Muhteşem görünüyor.....
YanıtlaSil