Yine İstanbul’un özel
köşelerinden birindeyim: Yahya Efendi Türbesi… Okulumun hemen yanıbaşında yer alan bu
türbenin önünden belki binlerce kez geçmiş; ama hiç ziyaret edememiştim. Hep
gitmek istiyordum. Kısmet, mezun olduktan sonraymış.
Yahya Efendi'ye çıkan yokuş |
Yahya Efendi Türbesi’ne
nasıl gidileceğini hemen anlatayım. Beşiktaş Meydan’dan 10 dakikalık yürüme
mesafesi… Sahilden, Çırağan Sarayı’nın olduğu caddeye girin ve yaklaşık 1 km
yürüyün. Beşiktaş Karakolu ve Teşrifiye Camii’ne varacaksınız. Yahya Efendi
Sokağı, caminin hemen yanında. Dikçe bir yokuş çıkacaksınız. Yaşlılar için yol
boyunca duvara tutunacak bir korkuluk monte etmişler. Sokak bir çıkmaz. Ucu türbenin yukarısında, korunun ortasına yapılmış özel bir siteye çıkıyor. Araba ve
taksi çıkıyor ama sokak çok dar, iniş için nasıl dönüş yapıyorlar gerçekten
bilmiyorum. Acaba geri geri mi iniyorlar? Otobüsle gelmek isterseniz, İETT’nin
22, 22RE, 25E, DT1, DT2, 40T, 42T, U1, 57UL hatları önünden geçiyor. İnmeniz
gereken durak Yahyaefendi.
Bilen bilir, Yahya Efendi
Dergâhı, İstanbul’un en kutsal mekânlarının başında gelir. Hatta Yahya Efendi, Rumelikavağı’ndaki
Telli Baba, Üsküdar’daki Aziz Mahmut Hüdayi ve Anadolukavağı’ndaki Hz. Yûşâ ile
birlikte İstanbul’un en ulu 4 evliyası arasında sayılıyor. Kimileri, bu dört
uluların İstanbul şehrini kazalardan, belalardan, afet ve salgınlardan
koruduğuna inanırken, kimi de denizci ve balıkçıların dostu olduğunu söylüyor.
İnanıp inanmamak size
kalmış fakat yüzyıllardır İstanbulluların veliliğine inandığı ve ziyaretine
geldiği Yahya Efendi’nin türbesinde çok yüksek bir enerji var. İnsanlar
özellikle Cuma günleri, üç aylarda, kandillerde ve bayramlarda buraya akın
ediyorlar. Belediyelerin kadın kolları, koca koca otobüslerle buraya ziyaretçi
taşıyor. İstanbul’un dört bir yanından özellikle yaşlı hanım teyzeler Yahya
Efendi’nin müdavimleri arasında. Her Cuma geldiğini söyleyen de var, her
kandilde gelen de, yılda bir gelen de… Günün her saatinde Yahya Efendi Dergâhı’nın
dik yokuşunu tırmanan birilerini görebilirsiniz.
Her ne kadar Anadolukavağı’ndaki
Hz. Yûşâ ve Rumelikavağı’ndaki Tellibaba’nın asıl kimlikleri, hatta gerçekte
var olup olmadıkları kesinkes bilinmese de, Aziz Mahmut Hüdayi gibi Yahya
Efendi’nin de kim olduğunu, nerden geldiğini, ne zaman ve nasıl öldüğünü tüm
ayrıntılarıyla biliyoruz. İstanbulluların gözünde nasıl böyle değer ve
kutsallık kazandıklarını araştırmak gerek. Gerçekten de merak uyandırıyor bende…
Türbenin girişi |
Yahya Efendi, en bilinen
özelliğiyle anacak olursak, Kanuni Sultan Süleyman’ın sütkardeşidir. Kanuni’nin
Yahya Efendi’den birkaç ay büyük olduğu biliniyor. Kanuni’nin babası Yavuz
Sultan Selim, Trabzon’da valilik görevi yürütmüş ve Yahya Efendi’nin pederi
olan Trabzon kadısı Amasyalı Ömer Efendi ile ahbaplık etmiştir. Bu tanışıklık
sayesinde, Kanuni Sultan Süleyman’ın annesinin sütü kesildiğinde bebek Süleyman,
Yahya Efendi’nin annesi tarafından emzirilir.
Eğitimli bir aileden
geldiği için iyi okutulan Yahya Efendi, çok geçmeden İstanbul’a gelir ve burada
ilmini artırmayı sürdürür. Medreselerde müderrislik yapar ve başkentin en
tanınmış âlimleri arasına adını yazdırır. Kanuni Sultan Süleyman tahta geçince
Şeyhülislam görevinde olmasa da kendisine dinî konularda sıkça akıl danışır,
görüş alır. Ancak Şehzade Mustafa’nın boğdurulması olayında Kanuni’ye bir
mektup yazarak yaptığının yanlışlığını haykırdığı için sütkardeşlerin arası
açılır. Medresedeki görevinden alınıp emekliye çıkartılır.
Caminin içi ve asma kat |
Emeklilik, Yahya Efendi
için bir inziva fırsatı olur. Beşiktaş’ta bugün türbesinin de bulunduğu araziyi
satın alıp bir dergâh kurar ve dersler verir. Bahçesinde yetiştirdiği
çiçeklerin ününü, şimdi adını anımsayamadığım bir İstanbul kitabında okumuştum.
Çok mütevazı bir yaşantı süren Yahya Efendi dürüstlüğünün ve hakkaniyetliliğini
kanıtlamış bir İslam bilgini olarak 1569 yılında Kurban Bayramı gecesinde
yaşamını yitirmiş.
Yahya Efendi Tekkesi’ne bilhassa
denizciler ve askerî erkân devam edermiş. Yahya Efendi’ye çok değer verir,
armağanlar yollarmış. Osmanlı’nın akıl almaz zenginlikteki tarikat düzenini hiç
aklım almasa da, Yahya Efendi’nin adı okuduğum kaynaklarda Üveysi ve
Kadirîlikle birlikte anılıyor. Yahya Efendi’nin ölümünden sonra tekkeye bağlı
olan dervişlerin ve müritlerin sayısı gittikçe artmış. Padişahlar bile devam
etmiş tekkeye.
İstanbul’da her ailenin
bağlı olduğu bir şeyh varmış böyle. 1925 yılında tekkeler kapatılana dek sürmüş
bu. Bugün ailemizde kesinlikle böyle bir bağlılık olmamakla birlikte, babaannemden
laf arasında aldığım bir bilgiye göre, o zamanlar bizim ailemiz de Yahya Efendi’ye
bağlıymış.
Yahya Efendi’nin arazisi
bugün oraya buraya kaptırılan arsalarla küçüle küçüle bugünkü kadar kalmış.
Yapılardan çok azı günümüze ulaşmış. Yahya Efendi ölünce tekkenin bahçesine gömülmüş. Daha sonra Mimar Sinan tarafından tekke büyütülmüş, mezarı üzerine bir Türbe yapmış. Burası, Boğaz sırtlarında olduğu için denizi tepeden görüyor. Nefes kesici bir manzarası var. Özellikle mescit kısmında muhteşem bir manzara bekliyor ziyaretçileri. İnsan manzarayı izlemekten ibadet edemez vallahi!
Yapılardan çok azı günümüze ulaşmış. Yahya Efendi ölünce tekkenin bahçesine gömülmüş. Daha sonra Mimar Sinan tarafından tekke büyütülmüş, mezarı üzerine bir Türbe yapmış. Burası, Boğaz sırtlarında olduğu için denizi tepeden görüyor. Nefes kesici bir manzarası var. Özellikle mescit kısmında muhteşem bir manzara bekliyor ziyaretçileri. İnsan manzarayı izlemekten ibadet edemez vallahi!
Mescit ve türbe birbirine
içeriden bağlantılı. İçeri ilk girdiğinizde holü geçince türbedarların yatırlarıyla
karşılaşıyorsunuz. Yahya Efendi’nin devasa sandukası ayrıca bir oda içinde. Bu
odanın duvarları tarihî yazı ve süslemelerle bezeli. Akrabasından ve
müritlerinden en yakın olanlar bu odada onun yanıbaşında yatıyor. Yahya Efendi’ye “Ahiret’te komşu olmak”
isteyenler nedeniyle daha sonraları tekkeyi çevreleyen arazi de bir mezarlığa
dönüşmüş.
Türbenin günümüzde hâlâ
bir türbedarı var. Bütün gün yüzü Yahya Efendi’ye dönük, bir masada oturup
ziyaretçileri karşılıyor. Gelenlere gül suyu ikram ediyor. Türbenin giderlerine
destek olmak isterseniz, makbuz karşılığı bağışta bulunabiliyorsunuz.
Yahya Efendi mezarlığındaki süslü şahideler |
Büyük kişilerin
türbelerinde uygulanan tüm saygı kuralları, Yahya Efendi türbesinde de
uygulanıyor. Türbe âdâbında, girerken ölüye selam veriliyor. Ayrılırken ise sırtı
dönüp kapıdan çıkmak ölüye saygısızlık olarak kabul edildiğinden, türbe
kapısından yüz türbeye dönük, geri geri çıkmak gerekiyor. Elbette bu dinî bir
kaide değil. Dediğim gibi, ölüye saygı. İçeride daima huşu içinde Kuran okuyan,
dua eden, zaman zaman gözyaşlarını tutamayan insanlar görmek mümkün. Manevi
havası çok yüksek olan bir yer.
Türbenin yanında mescit
bölümü yer alıyor. Ahşap çatılı, bol süslemeli, çok şirin bir tasarımı var. Bir
asma katı bulunuyor. Burası ahşap perdeyle kapalı, asma kattan aşağısı
görünüyor ama aşağıdan asma kat görünmüyor. Mescidin altında bir de “bodrum
katı” bulunuyor. Burası da namaz kılınmak üzere ayrılmış, çok alçak tavanlı ama
daha özel bir bölüm sanırım. Bunlar dışında bir başka türbe odası daha
bulunuyor; burası da deniz manzaralı.
Bugün tekke çevresinde büyük mü büyük bir
mezarlık bulunuyor. Yahya Efendi’ye bağlı önemli devlet memurları, hanedan
mensupları, köklü İstanbul aileleri hep burada gömülü. Mezartaşı ve şahidelerin
çoğu birer sanat eseri ve eski yazıyla yazılmış. Fakat Cumhuriyet döneminde de
buraya gömü yapılmış. Aile büyüklerinin yanına gömülen ve adları yeni yazıyla
yazılmış kimseler de göze çarpıyor mezarlıkta. Tekke yolunda ve bahçesinde
tarihî çeşmeler de var.
Yahya Efendi Mescidi,
türbesi ve mezarlıklar bugün Yahya Efendi Külliyesi olarak adlandırılıyor.
Külliye uzun süre onarım gördü ve 2014 yılında yeniden ziyarete açıldı.
Mezarlık bölümünde onarımlar hâlâ sürüyor ama ziyarete engel değil. Bir dua
etmek, dilek dilemek ya da en azından müthiş bir Boğaziçi manzarası izlemek
için Yahya Efendi’ye bir kez uğrayın derim.
Yahya Efendi Türbesi'nden Fethipaşa ve Kuzguncuk manzarası |
Mezarlıklardan manzara |
Yahya Efendi Çıkmazı'na arabalar da çıkıyor |
Ali haydar efendi buyuuyorlarki kim yahya efendinin kabrini şerifi ziyaret edip dua ederse mutlak duası kabul olur..gitmenizi şiddetle ama şiddetle tavsiye ederim..
YanıtlaSilDedem de orada yatıyormuş,yeni öğrendim.En yakın zamanda ziyaret edeceğiz inşallah..
YanıtlaSilYalniz dilek dileme kısmı dikkatimi çekti.turbe ziyaret edilir dua edilir namaz kilinir kuran okunur ama dilek dilenmez.türbeden bisey istenmez.
YanıtlaSil